Arıburnu 2012
8 Ağustos 2012. Gelibolu yarımadasının kuzey batı kıyılarında onbinlerce ademin birbirini boğazladığı 1915 yılından bu yana 97 yıl geçmiş. Tam da o boğuşmanın en dehşet veren örneklerinden, 6-9 Ağustos arasında yaşanan kavganın yıldönümündeyiz. Kızımla, Arıburnu sahilinde Avusturalyalı ve Yeni Zelandalı savaşçıların mezar taşlarını okuyoruz.
Biraz önce, sahile yukarıdan bakan Türk siperlerini ve Türk
şehitliklerini gezmiş idik. Şimdi, yabancılara ait bu anıt kabristanda, neden
olduğunu kavramada güçlük çeksek de, az önce şehitlerimizin başucunda
hisssettiğimiz hüzüne benzer bir duygu, burada da, dünyanın öbür ucundan gelip
bize süngü çekmiş yabancı neferlerin kabirleri başında bizleri sarmalıyor.
İnsan, nasıl olur da düşmanı olması ve nefretle anması gereken yabancıların
anısı karşısında bu denli teessür duyar? Sanırım 1934 yılında Atatürk, Anzak
askerlerinin annelerine hitaben yazdığı mektubu, buna benzer duygularla kaleme
almıştı;
Uzak memleketin toprakları üstünde kanlarını döken kahramanlar; burada dost bir vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükun içinde uyuyunuz. Sizler Mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar; göz yaşlarınızı dindiriniz, evlatlarınız bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat rahat uyuyacaklardır. Bu toprakta canlarını verdikten sonra artık bizim evlatlarımız olmuşlardır."
Kemal Atatürk
Arıburnu’nda ve Anzak Koyu’na bakan dik yamaçlarda yaşanmış
bu cehenemin, 97 yıl sonra bizde uyandırdığı duygular bunlardı.
No comments:
Post a Comment