'KADIKÖY MAARİF – İLK YILLAR' Belgeseli
2015 yılında Kadıköy Maarif’in ilk mezunlarından Em. Büyükelçi Uğur Ergun ile sohbet ediyoruz. Hakkında görüşlerimizi paylaştığımız güncel olaylar ne kadar sıcak olursa olsun muhabbet eninde sonunda okul yıllarımıza yöneliyor. Düşünülürse, bunun böyle olması da son derece doğal. Çocukluktan delikanlılığa geçmekte olduğumuz ve ders yılları içinde ailelerimizden daha fazla birbirimizle zaman geçirdiğimiz bir dönemden söz ediyoruz. Kişiliklerimizin şekillendirilmeye en yatkınken, genç birer adam olma telaşında olduğumuz o yıllarda bizlerin olumlu hayat felsefeleri edinmemizde önemli payı olan bir okul yaşamı. Üstelik, ilkokuldan hemen sonra başlayıp ortalama yedi yıl süren bir yolculuk. Uğur, bizler gibi eski mezunların zaman zaman bir araya geldiğinde o gün yaptığımız gibi karşılıklı anlatıp bizleri yıllar öncesine götüren anıların bir gün gelip unutulup gideceği düşüncesinin verdiği üzüntüyü dile getirerek bunların bir kitap halinde derlenmesinin ciddi olarak ele alınması gereken değerli bir proje olabileceğini ifade ediyor. Fikir beni de heyecanlandırıyor ve bu işi nasıl gerçekleştirebileceğimizi düşünmeye başlıyoruz. Kısa süre sonra tekrar bir araya geldiğimizde bu kez ben bu projeyi bir kitap yerine belgesel film formatında hayata geçirmeyi öneriyorum. Uğur da bu fikre sıcak bakınca ‘KADIKÖY MAARİF – İLK YILLAR’ belgeseli, en azından bir tasarı olarak doğmuş oluyor.Aslına bakarsak, bu belgeselin yapılması bu okulun kuruluş ve ilk yıllarını yaşamışlar için bir farzdı. Nedeni ise; bu okulun kurulduğu yıllarda Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yabancı dil eğitiminde attığı en önemli adımlardan birini simgeleyen saygın bir eğitim yuvası olmasıdır. Dolayısı ile, bu belgeseli yapma fikri, zaman içinde kayda değer değişiklikler geçiren okulun kuruluş felsefesini ve ilk yıllarında sahip olduğu özellikleri sonraki kuşaklara aktararak o yıllara ışık tutacak bir kaynak oluşturma düşüncesini temsil ediyor.
İlk çekimi 19 Eylül 2015’de Em. Büyükelçi Ergun’un Gümüşsuyu’ndaki evinde kendisi ve yine ilk mezunlardan Kutmete Atılgan ile yapıyoruz. İkisinin de okul yıllarındaki sporcu kimlikleri hala belleklerde tazeliğini koruyor. Futbolla ilgili anekdotları yanında okulun daha ilk yıllarda yakaladığı akademik düzey ile ilgili anlattıkları dikkat çekici.
Belgeselin ilk söyleşisini Em. Büyükelçi Uğur Ergun ile yaptık.
Em. Büyükelçi Uğur Ergun ve Kutmete Atılgan.
Bu söyleşi ve çekim ilk mezunlar arasında duyulunca projeye ilgi kısa sürede yayılıyor. Katkıda bulunmak isteyenlerden öneriler gelmeye başlıyor. İlk tasarıya göre çalışmanın temelini okulun ilk yıllarını yaşamış öğrenciler ve öğretmenlerle yapılacak söyleşilerden derlenecek anı ve izlenimler oluşturacak. İşe giriştiğimizde ilk yıllarda mezun olanların hemen hepsi yetmişini devirmiş ‘delikanlılar’. Bu kuşağı eğiten öğretmenlere gelince; ne yazık ki, okulun ilk yılında görev yapmış hocalardan hiç biri hayatta değil. İkinci ders yılında, yani 1956-57’de, ders vermiş öğretmenlerden yalnız müzik öğretmenimiz Hikmet Günsel hanım hayatta. 25 Kasım 2015’de Kadıköy Koleji marşının da bestecisi olup okulun en sevilen öğretmenlerinden Hikmet hocanın evindeyiz. Hocamız daha okul yıllarında hayran olduğumuz nezaket ve zarafeti ile bizi ağırlarken son derece sıcak bir söyleşi veriyor.
Müzik öğretmenimiz Hikmet Günsel hocamızla söyleşi
Sinema, genellikle, bir ekip çalışmasıdır. Böyle bir projeye tek tabanca girişmek pek akıllı işi değil ama bir kez niyet etmiş bulunuyorum, sonuna kadar götüreceğiz. Tek yapımcı olduğumdan araya başka kişisel profesyonel projeler girdiğinde bu çalışma bir süre ertelenmek zorunda kalıyor. 2016 yılında çalışmada ilk kesinti oluyor. Kadıköy Maarif’li tanınmış sinema adamı Eriş Akman’ın senaryosunu yazıp yönettiği ‘Name – Human’ adlı İngilizce uzun metraj filmde yapım sorumlusu olarak görev alıyorum. Güzel bir iş çıkarıyoruz ama ‘İLK YILLAR’ belgeselinin yapımı bir yıl uzuyor.
Okulun ‘ilk yılları’ dediğimizde hangi yılları kastediyoruz? Bu, aslında ancak sekiz yıl devam edebilen, çok da uzun olmayan, bir süre. Bu yılların temel özelliği, okulun yalnız yatılı ve yalnız erkek okulu olması. Buna ek olarak, bu dönemde uygulamaya konduğu halde daha sonraki yıllarda yavaş yavaş değişen diğer bir temel ilke de, İngilizce dili yanında tekmil fen derslerinin de ana dili İngilizce olan öğretmenler tarafından verilmesi.
Belgeselde ele alınan konuların başında bu okulun ne amaçla kurulduğu var. Amaç, o yıllarda yalnız Robert Kolej, Bağlarbaşı Amerikan Koleji veya Alman Lisesi gibi yabancı okulların tekelinde olan, üst düzey bir yabancı dil eğitimini Milli Eğitim Bakanlığı denetiminde verecek bir kurum yaratmak.
Eriş ile giriştiğimiz uzun metraj film projesi tamamlandıktan sonra tekrar belgesel üzerinde çalışmaya dönüyorum. Söz konusu dönemi yaşamış en kıdemli mezunlar o yıllarla ilgili izlenimlerini anlatmak için sıraya giriyorlar. Avrupalı birkaç firmanın temsilcisi Osman Erzene en sevilen Amerikalı öğretmenlerden David Miller’i, İstanbul Ticaret Üniversitesi’nde ders veren Ali İzzet Eken o yıllardaki yatakhane düzenini, Mimar ve Hürriyet’in spor yazarı Ünal Özüak okul müdürü Vehbi Güney’in muhalefetine rağmen fen şubesi öğrencileri olarak spor etkinliklerine nasıl devam ettiklerini, Türk ürünlerini Amerika’da pazarlayan Emirhan Buzcularlı spordaki başarıları,
Emekli şirket yöneticisi Yüksel Özay, Amerika’da yaşayan emlak uzmanı Bülent Bediz ve beyin operatörü Suha Erginöz kız öğrencilerin olmadığı yıllarda karşı cinsle iletişim konusunda yaşadıkları sorunları, Türkiye’nin en büyük şirketler grubu ile ilişkili olarak hala görevde olan Nuri Kubanç Caferağa mahallesindeki komşularımızla ilgili ilişkilerimizi, emekli mimar Derya Kaptan okuldaki bir inşaat sırasında ortaya çıkan, yerleşkenin eski kullanıcılarından Alman kampı zamanında işlenmiş bir cinayetin kanıtlarını anlatıyor.
Söyleşi çekimlerine devam ediyoruz. Birleşmiş Milletlerin New York merkezinden emekli Candan Göksenin bizim ve yaşadığı diğer okulların yatakhane düzenlerini karşılaştırıyor, Maariften ayrılıp Deniz Lisesi’ne transfer olan Haluk Kayal bizde kazandığı İngilizcesinin meslek yaşamında kendisine kattıklarını, Operatör Dr. Niyazi Ülgen izcilik anılarını, Philips'de yöneticilikten emekli Hamdi Coşkunpınar en sevilen hocalardan resim öğretmenimiz Hidayet Gülen’i, Maarifli sanatçıların en kıdemlilerinden oyuncu ve yönetmen Can Gürzap okuldan kaçmaları, Yedi Tepe Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’nin kurucularından Prof. Türker Sandallı okula komşu evlerden birini yandığı akşamı, senarist yönetmen Eriş Akman en sevilen hocalardan Cemal Yeşilada ile olan anılarını, Sultan Hamamı tekstil firmalarındaki köklü bir aile işletmesinin sahibi Orhan Can sevilen Türkçe ve edebiyat hocamız Nezahat Somar ile olan bir anısını anlatıyor.
Maarifli mezunlarla yaptığımız söyleşilere üç örnek.
Yukarıdakilerden başka daha bir çok Maarif mezunu profesör, doktor, mimar, mühendis, sanatçı, profesyonel sporcu ve iş adamının okulla ilgili anılarını ve izlenimlerini kayda alıyoruz. En son söyleşiyi de 2022’nin sonunda, opera sanatçısı soprano Müjgan Özçay ile yapıyoruz. Maarifli ilk kız öğrencilerden biri olan Özçay, ‘yalnız erkek yalnız yatılı’ özelliği ile ‘ilk yıllar’ olarak tanımladığımız dönemin sonunu simgeliyor. Gündüzlüler yanında kız öğrencilerin de okula kabulü ile daha çağdaş bir eğitim yuvasına evrilen Kadıköy Maarif Koleji’nin o dönüşümü ile ilgili izlenimleri de Özçay’dan dinliyoruz.
Sonunda, okulun ilk yıllarına tanık olmuş 34 mezun ve bir öğretmenle söyleşi yapmış oluyorum. Söyleşi çekimleri bittiğinde elde yedi saatten fazla video var. Şimdi bunların tasnif edilmesi, ayıklanması ve en ilginç olanların seçilmesi gerekiyor. Önce, belgeseli birkaç bölüme ayırıyorum; kuruluş ve açılış, okulun ilk yıllardaki temel özellikleri, yönetim kadrosu, Türk öğretmenler, yabancı öğretmenler, yatılı ve erkek okulu olmanın artı ve eksileri, görevli personelden belleklerde yer etmiş bazıları, o dönemden unutulmayan bazı olaylar ve bir dolu ilginç anekdot.
Şimdi sırada belgesel içinde kullanılacak fotoğraf, grafik ve harici video gibi görsellerin araştırılıp, toplanıp, kullanılır hale getirilmesi lazım. Kendi arşivim yanında yine o yılları yaşamış mezunların ellerindeki koleksiyonlara baş vuruyorum. Bu kadar da kalmıyor. Seyircinin söyleşi sırasında anlatılan olayları daha iyi canlandırabilmesi için, özellikle mizah ağırlıklı anekdotlar için bir dizi karikatür çiziyorum.
Yaptığım karikatür ve çizimlere örnekler
Bütün bu çalışmaları yazmak kolay da, gerçekleştirmek ayrı bir hikaye. Araya bir de 2021’de yaptığım iki kısa film projesi girince işin tamamlanması bir yıl daha erteleniyor. Üstüne üstlük iki yıla yakın pandemi de çalışmayı yavaşlatıyor. Bu arada, söyleşi yaptığım iki mezunumuz, Barış Manço’nun yakın mesai arkadaşı Erkmen Sağlam ve reklam filmleri yapımcısı Haydar Volkan, işin bitmesini göremeden vefat ettiler. Kendileri ile söyleşi yapmayı çok istediğim, ilk mezun sınıfın en çalışkanlarından Oral Ansen ve okulun ilk kız mezunu Sühendan Taftalı Erdoğan ben davranıncaya kadar aramızdan temelli ayrıldılar. Bu eksiklik içimde çözümsüz bir dert olarak kalacak.
Proje hala devam ediyor. Kesip biçme işi hemen hemen tamamlandı. Ortaya yaklaşık 110 dakikalık bir iş çıkacak. Nihai işin aşırı uzun olmaması için kullanamadığım videoların içinde tozlu bir rafta unutulup gitmesine kimsenin razı olmayacağı çok miktarda malzeme var. Onları nasıl değerlendireceğime hanüz karar vermedim. Hele eldeki işi alnımın akıyla bir ortaya çıkarayım, sıra onlara da gelecek inşallah.
Daha ne kaldı derseniz; karikatür ve çizimlerin tamamlanması, video kliplerin renk ayarları, ses kalitesinin yer yer düzeltilmesi ve birkaç harici görselin araştırılıp bulunması gibi ayrıntılar var. Ne zaman biter? Elimden gelen en kısa zamanda, umarım 2023 içinde.
(YouTube’da Kadıköy Maarif – İlk Yıllar şeklinde arama yapıldığında belgeselin bugüne kadar biten kısımlarından örneklere ulaşmak mümkün).